top of page

İNSAN TANIMLANAMAZ

Canlı varlıklarla ilgili olarak son noktayı koyabilecek bir ilim dalı yoktur. İnsanın bütünlüğünü oluşturan tüm parçaları ve görünmeyen yönleri ile dış alemle etkileşimlerini kimse noktalayamaz. Kimse örneğin 1000 kişi üzerinde deney yaparak geriye kalan milyarlar hakkında hüküm vermemelidir. Genel kanaat, kesin sonuç anlamına gelmemelidir. Her alanın uzmanları vardır fakat tüm uzmanlar toplansalar ve BİR insan tanımı yapsalar dahi bu tanımlanan insan, her insanın kompleks yapısını tanımlamaya yeterli değildir.


Kadavraları inceleyerek anatominin tüm detaylarına ulaşabilirsiniz, fizyoloji, biyokimya gibi insanın hücreler arası etkileşimlerini anlatabilirsiniz, spiritüel olarakta insanların kendi iç gözlemlerine kapı aralayabilirsiniz, tüm alanları bilseniz dahi işte bu şuur konusunda nokta koyamazsınız. Biyokimyasal incelemeler veya başka uzmanlık alanlarının tanımları neden insanların bazılarının katil, bazılarının hırsız, bazılarının veli, bazılarının şair olduğunu açıklamaya yetmez. Neden renkler, kokular, gıdalar, içecekler hakkında farklı olduğumuzu da açıklayamazlar. Yaptığımız seçimlere neden olan şeyin ne olduğunu bilemezler. Fizyologlar dahi organizmada mekanik veya vitalist anlamda aynı bakış açısına sahip olamazlar. Aynı hücreye baksalar dahi, aynı sonuca ulaşamazlar. Bu bağlamda her birimiz aslında hayalet sayılırız, çünkü görünmez yanlarımız, muamma yanlarımız, görünür olandan çok daha fazlasıdır.

İnsanı insan yapan şey beyin dokuları mı yoksa buna bir de bilincin dokuları ilave edilmeli midir? İnsan, ebeveynlerinden aldığı genetik yapı mıdır, atalarından aldığı morfogenetik birikim midir yoksa kendi şuuru ile etkileşimleri üzerinde karar veren iradenin sahibi olarak epigenetik bir mühendis midir?

Bu konuları derin derin düşündüğünüz zaman, canlı organizmayı bir bilim dalına terk etmenin sakıncalarını hemen anlayabilirsiniz. Bilim bir noktayı çözümleyip onu mutlak bir doğru olarak dayatırken, bir kaç yıl sonra o şeyin tam aksini de iddia edebiliyor. Sonrasında o süreçte telef olan canlıların hesabı ise hiç sorulmuyor. Bugün bakteriyi veya diğer patojeniteye yol açma özelliği bulunan mikro-organizmalar için de aynı yanılgılar içerisindeyiz. Bir şeyin temel özelliklerini anladığımızda o şey hakkında her şeyi biliyormuş gibi davranıyoruz. Her zaman söylemekten mutluluk duyarım, bir temel mantık verisi olarak insanlığın tarihini iyi düşünmek gerekir. Giderek imkanları daha fazla artmış, daha fazla bilim dalı kurumsallaşmış, daha fazla araştırma olanağı bulunmuş, daha hijyenik modern dünyada bulunan hastalıkların bu tekelleme ile paralel olarak geliştiğini göreceksiniz.


Bilime karşı değilim, bilime günümüzde yüklenen anlam karmaşasına karşıyım. Oturun ve kendinize bu soruları geliştirerek sorun, yer yüzünde tüm bu kompleks yapıyı parça pinçik etmek suretiyle doğru anlatabilecek bir tane dahi bilim adamı bulamayacağınızı fark edeceksiniz.


İşte bu nedenle bugün sorgulamayan insan her türlü yaptırımla karşı karşıya bırakıldığında susmak zorunda kalmıştır. Çünkü insan, modernleşme, bilimsel ilerleme harikuladeliklerine bakarak her şeyi doğru bilen ve doğru yapan birileri olduğuna bir kez inandırılmıştır ve inanmakta istemiştir. Şimdi insan bir yol ayrımında bulunmaktadır, ya şuur dokusunu kullanacak ve etik özgürlük için çaba harcayacak ya da yıllardır susmayı tercih ettiği için susmak zorunda bırakılacak.

Etiketler:

Comentários


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page