top of page

ANTİBİYOTİKLERİN EN ÖNEMLİ YAN ETKİLERİ

Antibiyotikler yan etkiler bakımından oldukça zengindir. Çeşitli antibiyotiklerin farklı yan etkileri olmakla birlikte amoxicillin gibi penisilinlere dahil olan antibiyotiklerin prospektüslerinde genellikle şunlar bulunur:


Bulantı, kusma, ishal, şişkinlik, karın ağrısı ve tat kaybı gibi mide-bağırsak şikayetleri.

Ağız mukozasında iltihaplar.


Dişlerde, hijyenle alakalı olmayan, zamanla kaybolan sararmalar.


Deride kaşıntı, döküntü (zaman zaman ağır seyir) gibi reaksiyonlar.


Karaciğer değerlerinde yükselme


Başka bakteriyel enfeksiyonlar veya mantar enfeksiyonları (çünkü antibiyotikler faydalı bakterileri de yok ederek doğal florayı bozar böylece yeni enfeksiyonların önünü açar)


Alerjik reaksiyonlar, anafilaktik şok veya diğer hassasiyetler (örn. ilaç kullanımına bağlı ateşlenme)

Antibiyotik kullanımından haftalar, aylar ve hatta yıllar sonra ortaya çıkabilecek olan yan etkiler ise prospektüslerde yazılmaz, bunların bazılarını sizlere açıklamaya çalışacağım.


ANTİBİYOTİKLER NE ZAMAN REÇETE EDİLMEMELİDİR?


Oldukça uzun yan etkiler listesine rağmen antibiyotikler her zaman olduğu gibi çok sık reçete ediliyor, üstelikte sıklıkla yanlış endikasyon bulunuyor. Büyük olasılıkla sizler de boğaz ağrısı, soğuk algınlığı, öksürük v.b. konular için doktora gidip antibiyotik ile çıkma deneyimine sahipsinizdir!


Oysa bu sebeplerle antibiyotik kullanımı pek mantıklı değildir, örneğin boğaz ağrısında vakaların yalnızca %10 kadarında bakteriler (örn. streptokok) söz konusu oluyor, buna rağmen boğaz ağrısı ile doktora gidenlerin yaklaşık %60'ına antibiyotik reçete ediliyor.


ANTİBİYOTİKLER VİRÜSLERE KARŞI ETKİLİ MİDİR?


Antibiyotikler örneğin idrar yolları enfeksiyonları veya kulak iltihabı gibi bazı bakteriyel enfeksiyonlarda işe yarar ve örneğin bakteriyel kaynaklı akciğer iltihapları veya bakteriyel ağır ishal gibi durumlarda hayat kurtarıcı da olabilir.


Fakat antibiyotiklerin DAİMA yan etkileri vardır, bu nedenle de gerçekten ihtiyaç olmadıkta alınmamalıdır, örneğin boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük gibi genellikle virüs kaynaklı olduğu söylenen şikayetlerde tamamen gereksizdir. (virüs var demiyorum, virüsler hakkında fikrim aynı, bu nedenle ''bakteriyel olan ve olmayan şikayetler'' diyebiliriz). Belki de virüslerin gerçekte vücuda ait bazı DNA parçaları olduğunun kanıtlarından biri de antibiyotiklerin viral denilen hastalıklarda hiç bir işe yaramayışıdır.


DOĞRU ANTİBİYOTİK KULLANDIĞINIZI NEREDEN BİLECEKSİNİZ?


Yalnızca viral enfeksiyonlarda yanlış olarak antibiyotik reçete edilmekle kalınmıyor, aynı zamanda bakteriyel enfeksiyonlarda da yanlış antibiyotik seçiliyor, çünkü antibiyotiklerin de farklı etki alanları var.


Doğru antibiyotik seçimi için 'antibiyogram' çıkarılması gerekir, yani örneğin idrar yolları enfeksiyonunda idrar testi veya boğaz ağrısında boğaz sürüntüsü gibi alınan örneklerle laboratuvarda hangi antibiyotiğin gerekli olduğunu veya antibiyotiğin gerekli olup olmadığına bakmak gerekir. Oysa bu testler çoğu zaman yapılmaz ve %95 oranla doktorlar 'şüpheli tanı'dan yola çıkarak antibiyotik reçete ederler.


Almanya'da bir sağlık sigortasının yaptığı araştırmaya göre örneğin idrar yolları enfeksiyonunda yalnızca her 4 kişiden birine gereken testler yapılmıştır. Dahiliye doktorları 119.000 enfeksiyon vakasından yalnızca 30 tane antibiyogram yapmışlardır, genel hekimler ise 350.000 antibiyotik reçetesinden yalnızca 15 antibiyogram yapmışlardır!


Konuya yönelik soruları yanıtlayan doktorlar ise bu durumu, hastaların çabuk etki eden bir ilaç beklediklerini (ki antibiyotik sonuçları da yaklaşık 48 saat ister), testlerin zaman istediğini ve ayrıca bunu kimin finanse edeceğini de bilmedikleri gerekçesi ile açıkladılar.


MULTİ-DİRENÇLİ BAKTERİLER GELİŞİYOR


Antibiyotikler çok sık veya gereksiz reçete edildiklerinde, yanlış enfeksiyona yanlış antibiyotik verildiğinde bu uygulama gerçekten gerekli olduğunda hiç bir antibiyotiğin fayda etmeyeceği çoklu direnç geliştirmiş bakterilerin oluşumuna neden oluyor.


Hatırlayın lutfen, daha önce sizlere çevre koşullarının değişmesi ile birlikte önce bakterilerin değiştiğini, bu bakterilerin bitkileri, hayvanları ve nihayet insanları nasıl kodlayıp uyumlu hale getirdiğini anlatmıştım! Antibiyotikler bakterileri çevre koşulları ile uyumlu olmayan bir değişime sürüklüyorlar, yani sizin, bitkilerinizin ve hayvanlarınızın tanımadığı, henüz uyumlanmadığı bir kod, bunun sonuçlarını tahmin bile edemezsiniz!


Her şeyin doğal bir florası vardır, örn. ağız florası, bağırsak florası, vajinal flora, deri florası gibi, bu doğal flora daima çevresel koşullara uyumlu bakterilerden oluşur ve normal şartlarda size hiç bir zararı olmaz, hatta faydalıdır, işte bu floranın yıkılmasının sonucu olarak bazı etkiler oluşur.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI İSHAL


Bunu genellikle veya daha belirgin olarak hayvanlarda, özellikle de hassas olan kedilerde gözlemleyebiliyoruz. Herhangi bir şikayet ile veterinere emanet ettiğiniz kediniz önce antibiyotik ile tedavi edilmeye başlanır, testler genellikle yapılmaz, yani hangi bakteri, hangi uygun antibiyotik veya ne kadar süre, yan etkiler oluşmaması için verilebilecek diğer maddeler, hiç biri göz önünde bulundurulmaz, tam hayvan toparlıyor dersiniz veterinerinizden bir haber gelir, durum hakkında kafa yormayan her veteriner aynı şeyi söyler ''dün iyiydi, toparlıyordu, bugün ishal oldu, yemiyor, durumu iyi değil'' sonra ustalığına uzmanlığına toz kondurmayan şahıs başlar anlatmaya ''filan virüs böyle, iyileşti dersiniz ama bi bakarsınız aniden yine hortlamış'' Be şaşkın, madem virüs niye antibiyotik verdin? Madem bu kadar iyi biliyorsun antibiyotik yan etkilerine karşı neden önlem almadın? Neyse konumuza dönelim.


Antibiyotiklerin en yaygın yan etkilerinden bir tanesi bağırsak florasının bozulması neticesinde şişkinlik ve karın ağrıları ile birlikte seyreden ishaldir. Bir çok hasta antibiyotikleri bıraktığı zaman yavaş yavaş tekrar toparlar, bağırsak florası kendini yenilemeye başlar, en azından 'şimdilik' çünkü uzun vade de antibiyotikler kronik bağırsak problemlerine ve buna bağlı olarak farklı hastalıklara neden olacaktır.


Bazı hastalarda bu antibiyotik etkisi hayati tehlikeye varabiliyor ve bunun nedeni ise şudur: Normal şartlarda insan bağırsak florasında zararsız ve az miktarda bulunan Clostridioides difficile bulunur, bu bakteri sağlıklıklı bağırsak florasında bulunan bakteriler tarafından daima baskı altında tutulur ve bu nedenle zarar vermez, antibiyotikler nedeniyle bağırsak florası bozulduğunda ise bu bakterinin çoğalması neticesinde hayati risk oluşturabilecek kadar ağır bir ishal gelişebilir. Daha doğrusu bu etki bakterinin yaydığı toksinler nedeniyle olur ve buna 'psödo (yalancı) membranöz kolit' denilir, bu bakteriyi tanıdınız mı? Evet, ta kendisi, hastane bakterilerinden olup neredeyse tüm dezenfektan ve antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir! Sterilize edilmekten kaybolan doğal flora ve antibiyotik nedeniyle bozulan bağırsak florası = zararsız bir bakterinin hayati tehlike oluşturabilecek değişimi!


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI MİDE ŞİKAYETLERİ


Bulantı, karın ağrısı, kusma, yanma gibi şikayetlerde hem antibiyotiklerden kaynaklı olarak gelişebilir hem mevcut şikayetler varsa bunların artışına neden olabilir. Çünkü antibiyotikler ağız, gırtlak ve mide mukozasını tahriş eder. Aynı zamanda bazı tıp adamlarının fikrine göre bir çok durumda reflügibi şikayetleri engelleyen Helicobacter pylori'yi de elimine eder, yani bu bakterilerde toptan kötü ilan edilmemeli faydaları olabileceği de düşünülmelidir.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI KRONİK İLTİHAPLI BAĞIRSAK HASTALIKLARI


İlk etki olarak antibiyotikler bağırsak florasını yok ettiklerinde kronik iltihaplı bağırsak hastalıklarının oluşumunu tetikleyeceklerini düşünmek gerekir.


2011 yılında yapılan bir araştırmada 2234 kronik iltihaplı bağırsak hastalığı olan insanların ve 22.300 sağlıklı insanın verileri karşılaştırıldığında, kronik iltihaplı bağırsak hastası grubunun hastalığın çıkmasından 2-5 yıl öncesine kadar sıklıkla antibiyotik kullanmış oldukları görüldü.


1-2 kez antibiyotik kullanmış olan insanlarda sıklıkla kron hastalığı görülürken, 3 veya daha fazla antibiyotik kullanmış olan hastalarda yaygın olan hastalık kolit olarak belirlendi.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI HUZURSUZ BAĞIRSAK SENDROMU


Evet, huzursuz bağırsak sendormu da bir antibiyotik kullanımı neticesinde gelişebilir ve hızla bir kısır döngü oluşturur, çünkü bu sendromda tüm diğer uygulamalar boşa çıktığı için sıklıkla antibiyotik reçete edilir. Huzursuz bağırsak sendromunda bozuk olan flora ne tuhaftır ki antibiyotikle düzeltilmeye çalışılır.

Çoğu zaman antibiyotik kullanımı neticesinde şişkinlik gibi bazı semptomlar yok olur fakat antibiyotiğin bırakılmasından 10-14 gün kadar sonra semptomlar tekrar belirir, böylece hasta tekrar ilaca başlamak zorunda kalır ve hatta sürekli veya uzun vadeli olarak antibiyotik kullanmaya başlar.


ANTİBİYOTİK NETİCESİNDE VAJİNAL MANTAR ENFEKSİYONU


Antibiyotik kullanımı kadınlarda sıklıkla mantar enfeksiyonlarına neden olur. Yukarıda ifade ettiğim gibi bozulmuş olan flora tüm enfeksiyonlara açıktır ve mantar enfeksiyonu da bunlardan bir tanesidir.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI AŞIRI KİLO


2015 yılında International Journal of Obesity dergisinde yayınlanmış olan bir araştırmaya göre çocukluk döneminde antibiyotik kullanımı ilerleyen yaşlarda aşırı kilo almanın nedeni olabiliyor.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI DİYABET


Yine 2015 yılında Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism dergisinde yayınlanmış olan bir araştırmaya göre antibiyotiklerin tip2 diyabet ile de alakası var. Danimarkalı araştırmacılar 1,5 milyon kişinin verilerini incelediler ve teşhis konulmadan önceki yıllarda 2-4 kez antibiyotik kullanmış kişilerin %23 oranda risklerinin artmış olduğunu tespit ettiler. 5 veya daha fazla antibiyotik kullanmış olan insanların diyabet riskleri ise %53 oranda artıyordu.


ANTİBİYOTİK KULLANIMI DEPRESYON VE KORKULARIN DA NEDENİ OLABİLİYOR


Büyük ihtimalle beyin ve bağırsak etkileşimini kast eden bağırsak-beyin eksenini duymuşsunuzdur.

Bağırsak florası antibiyotik nedeni ile bozulduğunda bunun psikoloji üzerine de olumsuz etkileri bulunur. Yine 2015 yılında Journal of Clinical Psychology dergisinde yayınlanmış olan bir araştırmaya göre örneğin yalnızca bir kez antibiyotik tedavisi almış olmanın depresyon ve korku riskini artırdığı görülmüş.


Ne kadar sık antibiyotik kullanılmışsa risk o oranda artıyor ve araştırma sonucuna göre bu oran %50'lere kadar çıkıyor.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI TENDON HASTALIKLARI VE PSİKOZLAR


Özellikle Florokinolon antibiyotiklerin (örn. norfloksasin, siprofloksasin, moksifloksasin ve levofloksasin) ciddi yan etkileri olabilir. Antibiyotikler tendonlar ve sinirler üzerinde o kadar ciddi hasara yol açar ki sonuçta sinir ağrıları ve tendon kopmaları meydana gelebilir.


Sinir hasarlarında yüz bölgesinde ve ellerde karıncalanma, uyuşma ve kas ağrıları oluşur. Florokinolon antibiyotikler ayrıca korku halleri, panik atak, halüsinasyon, intihar düşünceleri ve karaciğer hasarına yol açarlar.


Malesef bu etkiler antibiyotiklerin bırakılması ile birlikte hemen yok olmayabiliyor ve iyileşmeleri aylar sürebilir hatta kalıcı dahi olabilirler.


Bu yan etkilerin bazıları prospektüste ''nadir görülen yan etkiler'' başlığı altında görülebilir. Gerçekte ise Avrupa yan etkiler veri bankasına göre onbinlerce hasta söz konusudur!


Florokinolon antibiyotikler artık hiç bir yol kalmadığında kullanılması gereken rezerv antibiyotik olmalıdır ve örneğin burun boşlukları iltihabı, kronik bronşit veya komplike olmayan idrar yolları enfeksiyonlarında asla kullanılmamalıdır.


ANTİBİYOTİK KAYNAKLI ORGAN HASARI


2016 yılında antibiyotiklerin organlar üzerindeki toksik etkileri açıklandı. Bazıları örneğin merkezi sinir sistemine hasar vererek kramp nöbetlerine sebep oluyor, bazıları böbreklere hasar veriyor ve böbrek yetmezliğine neden oluyor, bazıları çapraz kaslara zarar verip miyopatinin nedeni oluyor.


Makrolitler grubundan antibiyotikler ise kalbe hasar açıyor ve ritim bozukluklarının nedeni oluyor. Oksazolidinon grubu antibiyotikler ise omuriliği dahi etkileyebiliyor ve trombositopeni (iç kanamalara neden olan pıhtılaşma sorunu) gibi kan hücresi üretimi sorunlarına neden oluyor.


ANTİBİYOTİKLER AKCİĞERİN GRİP VİRÜSÜNE KARŞI SAVUNMASIZ KALMASINA NEDEN OLUYOR


2019 yazında fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, Londralı bilim adamları antibiyotiklerin - onları bir grip enfeksiyonundan (örneğin bir idrar yolu enfeksiyonuna karşı) kısa bir süre önce almanız gerekiyorsa - grip seyrini olumsuz etkileyebileceğini gördüler. Bunun altında yatan mekanizma ise şöyle açıklanıyor:


Antibiyotikler bağırsak florasını bozuyor, bağırsak florası ise akciğerlerin virüslere karşı daha iyi korunmasını sağlayan haberci maddelerin aktive edilmesini sağlıyor, özellikle bir enfeksiyonun ilk 2 günü vücudun hücreleri bir virüse karşı savaşmaya hazır değildir ve bu nedenle akciğerler kendini koruyamadığında virüs hızla yayılabilir. Bağırsak florası bozulduğunda bu mekanizma da bozulmuş olur. 2 gün sonra vücudun hücreleri savaşa hazır olduğunda ise komplikasyon oluşabilecek kadar geç kalınmış olabilir. Yani şayet ortada bir viral enfeksiyon varsa bunun çaresi günde 16 tane kimyasal ilaç yutarak bağırsak florasını bozmak değil, reyonlardan bağışıklığı düşüren toksin depolarını kaldırıp, halka probiyotik, C, D vitaminleri ve çinko dağıtmak daha mantıklı olacaktır. Bilimin tüm verilerinin aksine bağışıklığı düşüren uygulamaları ''halk sağlığını korumak'' adına diretmenin, küresel tezgaha hizmetten başka hiç bir açıklaması yoktur.


ANTİBİYOTİKLER VE GEBELİK


Özellikle gebeliğin ilk üç ayında kesinlikle antibiyotik kullanılmamalıdır. Bu dönemlerde antibiyotik kullanımının daha sonra ciddi sıkıntılara neden olabileceğini gösteren 2015 yılına ait bir çalışma bulunmaktadır, bu çalışmaya göre bu dönemde alınan antibiyotikler bebeğin ileride nefes yolları hastalıkları riskini artırmaktadır.


Kanada'da yapılan bir araştırma ise Makrolit, kuinolon, tetrasiklin ve sulfonamid grubundan antibiyotiklerin gebeliğin ilk 3 ayında kullanımının düşük riskini artırdığını tespit etti.


2017 yılında 139.938 doğum gözlemlendi ve gebeliğin ilk 3 ayında antibiyotik kullanmış olan annelerin bebeklerinde bazı uzuv ve organların oluşumunda hasar görüldü. İncelenen antibiyotikler Clindamycin, Doxcyclin, Quinolon, Makrolid ve Fenoksimetilpenicilin.


KİMSENİN ÜZERİNDE DÜŞÜNMEDİĞİ YAN ETKİLER


Doktorlara göre ne yazık ki antibiyotikler yan etkiler bakımından oldukça zayıftır. Bu nedenle sıklıkla ve bu kadar rahat reçete edilirler, birazcık ishalden kime ne zarar gelebilir ki!? Fakat ishalin aysbergin yalnızca görünen kısmı olduğunu ve sıklıkla uzun süreli, ağır sonuçları olan bağırsak florası bozukluğu olduğu çoğu doktorun kabul etmediği şeydir!


Hastalar ise sık sık anlatırlar: ''idrar yolları enfeksiyonum vardı, doktorum antibiyotik verdi, alerji yaptı, gıda intoleransı, gergin bağırsak, kronik sırt ağrıları veya otoimmün hastalığım oldu'' . Doktora gidildiğinde ise malesef bu bağlantıları görmezler, her şey tesadüfmüş gibi davranırlar. Bu nedenle size bir antibiyotik reçete edildiğinde biraz şüphe edin, sorgulayın lutfen.


ANTİBİYOTİK KULLANIMINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİ?


Doktorunuz size antibiyotik reçete ettiğinde şu soruları kendinize sorun:


* Benim şikayetlerim gerçekten antibiyotik kullanımını gerktiriyor mu? Benim sorunum viral bir enfeksiyondan kaynaklı olabilir mi? Antibiyotik kullanımı şikayetlerimin süresini yalnızca 2 gün kızaltıyor olabilir mi? Ve ben antibiyotik kullanmadan 2 gün daha fazla hastalık süreci yaşayıp doğal olarak iyileşip, yan etkilere de maruz kalmadan atlatabilir miyim?


* Başka alternatifler var mı? Doğal bazı maddeler kullanabilir miyim?


* Bana antibiyogram yapıldı mı? Reçete edilen antibiyotik doğru seçim mi?


* Mevcut hastalıklarım dikkate alındı mı? Doktorumun normalde dikkate alması gereken Organ hasarım veya kronik hastalıklarım, psikolojik sorunlarım var mı?


* Doktorum almakta olduğum diğer ilaçlarımı dikkate aldı mı? Aldığım ilaçlarla antibiyotik etkileşim yapar mı? İlaçlarım arasında ne kadarlık zaman dilimi bırakmam gerekiyor?


*Antibiyotiği günde kaç kez kullanmak zorundayım? Yemeklerle birlikte mi yoksa aç karnıma mı? Yemeklerle arasında ne kadar zaman kalması gerekiyor?


* Şikayetlerim beklenenden daha erken kaybolursa öngörülen süre içerisinde yine de antibiyotik kullanmaya devam etmem gerekiyor mu? (günümüzde artık antibiyotiklerin erken bırakılabileceği ve bunun sanıldığı gibi direnç geliştirmeyeceği de biliniyor)


YAN ETKİLERİ NASIL AZALTABİLİRİZ?


Şayet antibiyotik kullanmanız kaçınılmaz olursa, yan etkileri önlemek için elinizden geleni yapmalısınız:

Mümkün olduğu kadar besin değeri yüksek, alkali, doğal ve bitkisel ağırlıklı beslenin ki beden ayrıca bir besin sorunu nedeniyle ekstra sorun yaşamasın, vitamin ve mineraller bakımından yeterince güçlü olabilsin.


Kullandığınız antibiyotik ve durumunuza uygun olan vitamin, mineral ve antioksidanlarla iyileşme sürecini hızlandırmalısınız.


En önemlisi de kaliteli bir probiyotik kullanmanızdır. Probiyotiği hem antibiyotik kullandığınız dönemde hem antibiyotik kullanımı bittikten sonra 4-12 hafta ilaveten kullanmaya devam etmelisiniz. Bu şekilde hem bağırsaklarınızı hasar almaktan koruyabilir hem ishal gibi yan etkilerden kurtulursunuz.


KAYNAK


Amber Brenza, 3 Ways Antibiotics Can Do More Harm Than Good, Dezember 2015


Battenfeld N, Fast jeder Vierte bekommt bei Erkältung Antibiotika, 13. November 2017, TK Die Techniker


Barnett ML et al., Antibiotic Prescribing to Adults With Sore Throat in the United States, 1997-2010, JAMA Intern Med, 2014


Träger U, Wie Antibiotika gegen Viren helfen können, Immunoblogists, 13. Dezember 2016


Shaw SY et al., Association between the use of antibiotics and new diagnoses of Crohn's disease and ulcerative colitis, Am J Gastroenterol, Dezember 2011


Falk GW, The possible role of Helicobacter pylori in GERD, Semin Gastrointest Dis, Juli 2001


Li J et al., Rifaximin for Irritable Bowel Syndrome: A Meta-Analysis of Randomized Placebo-Controlled Trials, Medicine, Januar 2016


Kristian Hallundbk Mikkelsen et al., Use of Antibiotics and Risk of Type 2 Diabetes: A Population-Based Case-Control Study, J Clin Endocrinol Metab, Oktober 2015


Schwartz BS et al., Antibiotic use and childhood body mass index trajectory, International Journal of Obesity, Oktober 2015


Lurie I et al., Antibiotic exposure and the risk for depression, anxiety, or psychosis: a nested case-control study, J Clin Psychiatry, November 2015


FACHINFORMATION DER SALZBURGER GEBIETSKRANKENKASSE, FLUORCHINOLONE Nebenwirkungen und Alternativen, März 2017


Fätkenheuer G et al., Antibiotika-Einnahme: Einfache Faustregeln greifen zu kurz, Dtsch Arztebl 2017


Martin T, Stahlmann R, Toxische Wirkungen ausgewählter Antibiotika, Arzneimitteltherapie 2016


Xu J et al., Effect of antibiotics on vulvovaginal candidiasis: a MetroNet study, J Am Board Fam Med. 2008


Maja Popovic, Prenatal exposure to antibiotics and wheezing in infancy: a birth cohort study, European Respiratory Journal 2015


Flory T. Muanda, Use of antibiotics during pregnancy and risk of spontaneous abortion, CMAJ. 2017 May 1


Flory T. Muanda, Use of antibiotics during pregnancy and the risk of major congenital malformations: a population based cohort study, BJCP November 2017


BKK-Studie: Ärzte verschreiben Antibiotika oft auf Verdacht, Deutsches Ärzteblatt - online, August 2016


Konrad C. Bradley, Andreas Wack et al., Microbiota-Driven Tonic Interferon Signals in Lung Stromal Cells Protect from Influenza Virus Infection, Cell Reports, 2019; 28 (1): 245 DOI: 10.1016/j.celrep.2019.05.105












Comments


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page